• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara 8 °C

Allah Hastahanelere Düşürmesin

Abdullah Yadigar

                Halk arasında meşhur bir kelam vardır. ??Allah kimseyi hastahanelere düşürmesin. Oraları da eksik etmesin.?? El-hak doğrudur.

                Hastahanelerdeki sıkıntıyı, izdihamı, çekilen çileleri dile getirmek için yukarıdaki sözün birinci cümlesi ifade edilmiştir. Herşeye rağmen yine de tedaviyi hastanelerde görüp, şifanın orada bulunduğunu ifade etmek içinde sözün ikinci cümlesi ifade edilmektedir.

                Öğrencilik yıllarımda Bolvadinde okurken, Veli Ağa ile Necip Fazıl Kısakürek arasında geçen bir diyaloğu hatırladım. İkisi de rahmetli oldular. Allah rahmet eylesin. Veli Ağa Bolvadinin eşrafındandı. Çarşı Camii karşısında geniş bir attariye dükkânı (Şimdi oralar yıkıldı.) vardı. Ekonomik sorunu yok, durumu iyi. Veli Ağa adeta, kitap kurdu idi. Evinin Salonunun dört duvarı kitap dolu. Her-bir Âlimin evinde o kadar kitap yoktur. Kitaba para vermekten çekinmeyen biriydi.

                Veli Ağanın bu kitap tutkusu her yerde sürer gider. Bir yere misafir olarak gittiğinde ilk işi; ev sahibinden destur alıp kitaplığına bakmak. Her gittiği yerde bu âdetini devam ettirir. Şayet kendi kütüphanesinde bulunmayıpta Veli Ağanın gözünün tuttuğu bir kitap varsa, onu kafasına koyar. Önce kitapçılardan, yayınevlerinden araştırır, satın almak ister. Baskısı bitmiş, piyasadan çekilmiş yok satan bir kitap ise, Veli Ağayı bir sancı tutar. O kitabı en son nerede görmüşse, kitabın bulunduğu haneyi bir daha ziyaret edip kamulaştırmaktır hedefi.

                Rahmetli Necip Fazılla da Veli Ağanın dostluğu ve muhabbeti var. Veli Ağa 1970 li yıllarda üstad ile buluştuğunda sohbet esnasında şöyle der; ??Üstad! Benim kimseye bir zararım yok. Fakat halk benimle ilgili şöyle, şöyle diyorlarmış. Ne dersin??? Üstad birden başını kaldırır, kendine has üslübüyla cevap verir; ??Bak, Veli Ağa! Bu halk bir şey diyorsa boşuna demez. Doğru söyler.??

                Halkın Hastahaneler konusundaki sözleri boşuna söylenmiş sözler değildir. Gerçi hastanelerimiz 1980 li 90 yıllarla kıyaslanmayacak kadar gelişti. Devrim denecek kadar hastanelerimiz teknolojik imkânlarla donatıldı. Büyük ölçüde ??Bıçak Parası?? hikâyeleri gerilerde kaldı. Personel hizmet kalitesi arttı. Randevu sistemi elektronik ortama taşındı. Ancak teknolojik imkânlar ne kadar artarsa artsın, insan faktörünün olduğu yerde zaman-zaman ihmal ve kusurlar göze batabilmektedir.

                Şimdi yine bir hikâye anlatacağım. Öğrenciliğimde Dinler Tarihi Öğretim Üyesi Hocam Osman Cilacı Bey anlatmıştı. Bir köyde cenaze imamı cenazeleri yıkarken yanına kimseyi almazmış. Tek başına kapıyı kapatır, bir-kaç dakika sonra da alın cenazenizi, diyerek teslim edermiş. Halk şüphelenmiş. Bir gün aralarında konuşmuşlar. Bu hoca cenazelerimizi yıkamadan teslim ediyor. Bunu takibe alalım. Bir tanesi demiş, ben yalandan öleyim. Hocaya haber verin. Yıkamak için ğasilhaneye götürün bakalım ne yapacak? Cenazeyi hocaya teslim etmişler! Ama bir türlü ğasilhanenin kapısı açılmıyor. Her zaman azami beş dakikada cenazeyi teslim alırken bu defa yarım saat olmuş hala yok. Kapıyı tıklamışlar. Hoca kapıdan kafasını uzatmış, kan ter içinde. Demiş ki; ??Bir daha böyle yarım-yamalak, alacanlı cenaze istemem. Tam ölsün öyle getirin.?? (Meğer sifonu tutar, el değdirmeden işi bitirirmiş. Bu canlı cenazeyede sifonu tutunca, adam birden doğrulmuş fakat ğâsil boğazına yapışmış.)

                ??Allah kimseyi hastanelere düşürmesin?.?? Sözünden etkilenerekmidir bilmem. Kendimle ilgili rahatsızlıklarımda hastahanelere pek gitmek istemem. Şubat tatilinde çocuklarımın ısrarıyla hastaneye gitmeye razı edildim. Şikâyetlerim; ?? Boynumda şiddetli ağrı var, sağa-sola döndüremiyorum. Sağ dizim bir-kaç aydır ağrıyor, üzerine oturamıyorum. Sol göğsümün üzeri ince-ince ağrıyor.?? Kızım Marmara E.A.Hastahanesinden önce Kardiyoloji Bölümünden randevumu aldı. İlgil Doktorumuz gereken tüm tetkiklerimi yaptırdı. (Kendisine teşekkür ediyorum.) ??Hocam Kalple ilgili bir sıkıntınız yok. Birde Göğüse gitmenizi öneririm.?? dedi.

                Bu ara Fizik T.R. 3. Polikliniğinden randevumuz vardı. Doktor hanım muayenesini yaptı. Reçetesini yazdı. Tavsiyelerini sıraladı. Büyük ölçüde istifade ettim. (Bu Dotorumuza da teşekkür ederim.)

                Daha sonra Göğüs Hastalıkları Poliliniği 3. Göğüsten (143247-referans Nolu) randevumuzu aldık. 13-02-2012 günü saat 14.45 te tam saatinde içeri çağırıldım. Elimdeki Kardiyoloji tetkik ve tahlillerini verdim. Doktor Bey baktı. Neyin var? Dedi. Başlarken anlatmaya, Doktor Beyin telefonu çaldı. Cevapladı. Akabinden bir hemşire geldi elinde rapor-evraklar vardı. Onu cevapladı. Beş dakika civarında içeride kaldım. Bu süre içinde dört defa Doktorum telefona cevap verip izahatta bulundu. Üç defa da farklı hemşirelere ellerindeki evraklarla ilgili bilgiler verdi. Sonunda bana; ??sırtını aç derin-derin solu.?? dedi. Üç-beş saniyelik nefesimi dinledi. Pür-telaş lavaboya geçip ellerini sabunladı. ??Eyvah, bende herhalde mikrobik bir durum var.?? dedim! Korktum. Gömleğimi toplayıp, Doktorumun yanına vardım. Bir şeyiniz yok dedi. Sevindim! Bukadar itinalı bir muayeneden sonra rahatladım! Çıkabilirsiniz dedi ve çıktım.

                17 Şubat Cuma günü kızım Emine?nin aynı hastane 2. Radyolojiden Bilgisayarlı Tomografi için randevusu vardı. Sabah 08.30 da bodrum kata 2. Radyolojiye varıp yeniden kaydımızı ve sıramızı güncellettik. Sıra bekliyoruz. Saat 9.20 oldu sıra gelmez, 9.40 gelmez. Artık girip çıkanları takibe başladım. Benden sonra kayda girenler içeri girmeye başladı. Saat 10.00?dan sonra büyük kızım geldi. ??Baba hala sıranız gelmedimi??? Kızım, bekliyoruz. Tabi çalışanlarında eşi-dostu var giriyorlar, olsun varsın birazdan gelir dedim. Kızım içeri girip ilgili hemşireyle konuştu. Hemşire evrakımızı göstermiş. İşte önünüzde bir kişi var ondan sonra alacağım. Tamam dedik. İnanın saat 12.00 ye geldi, hala çağırılmadık. Aslında ben bu kadar tahammül etmezdim ama, sabırlılığım tuttu. Fakat Cuma saatim geldi. Kızım tekrar geldi. İlgili hemşireye ??Hani bir kişi demiştin? İki saattir niye bekletiyorsun??? Sordu. Ben alttan alıp kızımı sakinleştirdim. Bizi 12.05 de alabildiler. Kızım, ??Yönetim?? yazan yere durumu iletti. Babanızı çağırıp ifadesini alacağız demişler. Biraz sonra Yönetim! Yemeğe gitti. 12.15 te de biz oradan ayrıldık.

                ??Allah kimseyi hastanelere düşürmesin?? sözünü bir daha hatırladım. Bu tür görevlinin de çok az kaldığını düşünerek teselli oldum. Yukarıda dedim ya, ??İnsan faktörünün olduğu yerde hatalarda olabilmektedir. ?? İnsanlar bazen şöyle der; ??Ya hu kocaman adam. Falanda böyle yaparsa!?? Hâlbuki bir şey yanlışsa, herkes için yanlıştır. Halk büyük insanları kusursuz görmek ister. Kurum ve müesseselerde böyle. Büyük kurum ve müesseselerde görülen kusur daha fazla dikkat çeker.
Bu yazı toplam 2203 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113