Rahatsız olmamak hakikaten de elde değil. 2011 faaliyet raporuna göre toplam büyüklüğü (taşınır taşınmaz) 470 milyon liralık bir sandık var ortada. Bu 470 milyonun sadece 22 milyonu kasada gözüküyor. 117 milyonu menkul kıymetlerde, 295 milyonu ise piyasadan alacak hanesinde gözüküyor. Yırtığını kapatacak büyüklükte yamalık bulunamayan sandıkla ilgili, İLKSAN’ı yöneten sendikanın başkanı dahi küçülterek ifade etmeye çalışarak 2009’da fesih için 600-700 milyon lazım derken, 2011 yılında bugün feshedelim deseniz 1 milyar TL üzerine koymanız lazım diyor. En iyimser rakamla 3 yılda büyüyen açık farkı 300 milyon. Gerçekten ürküten rakamlar bunlar!
Peki, alan değişikliği neden mi İLKSAN’ı tedirgin ediyor? Alan değiştirme, hizmet puanı ve yan alana göre yapıldığından alan değiştiren öğretmenlerin büyük çoğunluğu 10 yıl ve daha üstü. Bu üyeler İLKSAN’a en üst düzeyden aidat ödeyen ve de İLKSAN’dan yüksek düzeyde alacağı olan üyeler. Bugün itibarıyla rızası olmaksızın aylık 30 lirası zorunlu olarak kesilen sınıf öğretmeni, 10 yıldır ödediği zorunlu kesinti karşılığında, ne kadar çamura yatmak istense de, ortalama 4000-4500 TL arası iade alacak.
Branşı değişen öğretmenlerin zorunlu kesintilerinin iadesi kaçınılmaz gözüküyor, çünkü mevzuatta bu konuda en ufak bir esneme yok. 25 bine yakın sınıf öğretmenine, alan değiştirdiği için ödenmesi gereken nakit 100 milyonu geçiyor. İLKSAN’ın mevcut durumunu girişte izah ettim. 280 bin üyeden 25 binlik bölümü 470 milyonluk büyüklük içinden, en iyimser yaklaşımla, 100 milyonu alacaksa, geriye kalan 260 bin üyeye 370 milyonluk para kaldı demektir. 30 binden fazla emeklilik bekleyen üye var. Bunların emekli olması durumunda 330-350 milyonun alınacağını, ilkokul ikinci sınıfa giden çocuk dahi hesaplar. Eee geriye ne kaldı? Bütün bunlar alt alta, üst üste toplandığında İLKSAN’ın apar topar Milli Eğitim Bakanlığı’na yazı yazıp “ne olur bize bir miktar daha nefes aldırın, imdat bizi kurtarın” dercesine telaşa kapılmasından daha doğal bir durum olabilir mi?
“İlkokul” isminin “ilköğretim”
Konuyu takip eden ve İLKSAN’ın durumuna vakıf olan birisi olarak alan değiştiren öğretmenlerin beni aramasını ve konuya ilişkin sorular sormasını doğrusu ben de yadırgamıyorum. “Siz de İLKSAN üyesisiniz. Alan değiştirseydiniz zorunlu kesintilerinizi alır mıydınız” diye soruyorlar. Ben kesintilerimi almanın ve sandıktan kurtulmanın mümkün olduğunu bilsem bugün talep ederim. Yalan söyleyecek halim yok. Herhangi bir ticari geliri olmayan, toplam açığı; taşınır taşınmaz malları dahil, büyüklüğünden neredeyse 3 kat fazla olan bir sandıkta herkes gibi ben de zorunlu kesintilerimi ileride almanın mümkün olmayacağını görüyorum. Bunu görmek için keramet gerekmez. Kral çıplak zaten… Yakında lastikçi olmayan bir yolda ilerleyen tekerleri patlamış araba gibi “ne kadar daha gideriz bilmiyorum ama gidebildiğimiz yere kadar gidelim” dercesine yol alan sandıkta zorunlu üyelik tabii ki araç canta oturana kadar nefes aldırmaya devam edecektir.
Gelirlerin yüzde 98.2’sinin faiz ve aidat geliri olduğu, yıllarca hortumlanan ve gayrimenkulleri peşkeş çekilen bir yerde zorunlu kesintileri bulunan ve alan değiştirdiği için kesintilerini alma fırsatı bulunan birinin zorunlu kesintilerinin iadesini istemesi kadar doğal bir şey yok. Alan değiştirenlerin kesintilerini almamasının bir miktar daha nefes aldıracak olmasında da şaşılacak bir durum yok. Bu süreç ne kadar uzarsa kendi adıma en azından umudumu ben de o kadar koruyacağım.
280 bin üyenin olduğu bir yerde alan değiştiren 25 bin kişinin zorunlu kesinti iadeleri, toplam varlığın yaklaşık 1/5’ini götürecek. Sadece bununla kalmayacak, 25 bine yakın kişinin aylık 750 bin TL zorunlu kesinti geliri mevcut gelirden de düşülecek. Yani gelirler de yaklaşık 1/8 oranında azalacaktır. İlerde çok toz kaldıracağı konusunda ittifak edilen bir sandıkta kesintileri bulunan biri olarak, toz ortalığı kaplamadan kesintilerimi ben de kurtarabilir miyim diye düşünmemi kimse yadırgamasın. Pragmatist düşünmekse, evet, ben bu konuda pragmatist düşünüyorum. İadeleri istemek şu an için eline fırsat geçenlerin işine gelebilir ama şahsen benim asla işime gelmez.
O yüzden bu konuda arayıp “paramı isteyeyim mi, istemeyeyim mi” diyen arkadaşlara “ne olur beni mazur görün, size yardımcı olamadığım için üzgünüm” diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.