Ukrayna’ya atılan her bomba tüm insanlığın başına düşmektedir. Maalesef yerini yurdunu terk edip canını kurtarmaya çalışan insanların gözyaşını ve akan kanlarını, ölümlerini, tahrip olan binaları ve şehirleri, zulmü ve zalimi bütün dünya sadece seyrediyor.
İnsanlık sanki ölmüş.
Türkiye dışında zulmü durdurmak için gayret sarfeden, inisiyatif alan kimse de yoktur. Bazı ülkeler tam tersine yangına körükle gidiyorlar.
1945 yılında kurulan BM’yi esir almış Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi 77 yıldır paylaşım savaşları yapıyor ve nöbetleşe istedikleri ülkelere saldırıyorlar. Bunlar, dünyanın en çok silah üreten ve pazarlayan ülkeleridir. Birbirlerinin ayağına basmazlar. Amerika Irak’ı, Rusya Suriye’yi perişan etti. Çin, Doğu Türkistan’da, İsrail Amerika’nın desteğiyle Filistin’de zulmediyor. Rusya ile Amerika Suriye’yi böldü ve paylaştılar, yüzbinlerce müslüman katledildi, şehirler yerle bir edildi, milyonlarca insan mülteci oldu, evini, yurdunu, ocağını terketti.
Osmanlı gitti meydan zalimlere kaldı. Dünyanın her köşesinde müslümanlar, kitlesel katliama uğruyor ve ülkeleri yağmalanıyor. Mağdur ve savunmasız bırakılmış ülkeler de aynı akıbete uğruyor. Yapılan işgal ve zulümlere insanlık kör, sağır ve sessiz. Bu sessizlik bir türlü doymak bilmeyen aç canavarları daha da cesaretlendirdi ve şimdi zulüm Avrupa’nın kapısına da dayandı. Önce Kırım şimdi sıra Ukrayna’ya geldi. Böyle giderse bu ateş dünyayı saracak.
İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatının etkin tek karar organı olan Güvenlik Konseyi; “Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa” dan oluşmaktadır. Bunlar dünyayı paylaşmış, hem doğrudan kendileri hemde vekalet verdikleri bir kısım yönetimler ve terör örgütleri vasıtasıyla dünyaya kan kusturuyorlar, birbirlerinin zulmünü ve işgalini sessizce izliyor; zulmetmek, işgal etmek ve sömürmek sırasının kendilerine gelmesini bekliyorlar, yani eşkiya dünyaya hükümran olmuş, canavarlık dünyada kol geziyor, elini tutabilen yoktur. Bu devran böyle gitmemeli.
Türkiye Cumhuriyeti Lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan, mazlum ve mağdur dünyanın sesi, milletimizin asil ve cesur duruşunun ifadesi olarak “Dünya beşten büyüktür” dedi. Ancak dünyanın geri kalan mazlum ve mağdur ülkeleri henüz bu güçlü mesajı anlayıp, kavrayıp cesaretle etrafında toparlanamadılar. Bu güçlü mesajı bir uluslararası kurumla ete kemiğe büründürmek gerekiyor. Dünyaya yeni bir ses, yeni bir nefes ve yeni bir uluslararası kurum gerekli ve şart olmuştur; Türkiye’nin öncülüğünde kısa adı “ABİ” olan “Adalet ve Barış İnisiyatifi” adında yeni bir uluslararası kurum oluşturulmalıdır. Bu kurum, dünyadaki problem ve krizlere uzlaştırıcı, ikna edici, çözüm odaklı ve etkin yöntemlerle ve cesaretle müdahale etmeli, barış için cesaretlendirici, hızlı çözümler üretmeli, yangın çıkmadan önlemeye çalışmalı, çıkarsa da hemen söndürmenin yollarını bulmalı ve uluslararası baskı oluşturmalıdır. Hakkı, hukuku, özgürlüklerini, kaynaklarını ve topraklarını korumak isteyen, adaletten, barıştan ve insan haklarından yana olan ülkeler burada yer almalı, ihtilaflara etkin çözüm bulma mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın yapısında bir değişiklik beklemek beyhude zaman kaybıdır. Alternatif mekanizmalar için harekete geçme zamanıdır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı tek başına, Türkiye Cumhuriyeti ve Liderliğinin samimi bir şekilde, ateşkes ve barış için verdiği mücadelenin sonuç alıcı etkisi, bu ihtiyacı açık bir şekilde göstermektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.