İŞTE O YAZI;
2017 yılının Aralık ayında Türk-Amerikan ilişkileri en zor dönemlerinden birini yaşıyordu. Washington terör örgütü YPG/PKK’ya silah göndermeye devam ediyordu. Ankara’ya S-400’lerden vazgeçmesi konusunda baskı kurmaya çalışıyordu. Türkiye’yi F-35’lerle tehdit ediyordu. Aynı günlerde ABD’li rahip Andrew Brunson tutuklanmıştı. İpler gergindi.
Afrin operasyonu bu atmosferde gerçekleşti. Ankara bu operasyonla beka sorunu olarak gördüğü konularda gelişmeleri izlemekle yetinmeyeceğini göstermişti. Operasyonun ilk günlerinde tüm aktörler TSK’nın Afrin’de ne yapabileceğini görmek için sessizce beklemişti. Ancak iyi planlanan operasyon tüm beklentilerin ötesinde, hızlı ve başarılı bir şekilde devam edince dengeler değişti. Çevre köyler temizlendikten sonra, Afrin şehir kuşatmasının başlamasına kısa bir süre kala, 16 Şubat’ta ABD’den Ankara’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleşti.
Gelen kişi ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’dı. Birkaç ay önce kopma noktasına gelen ilişkiler Tillerson’ın ziyaretiyle olumlu yönde gelişmeye başladı. Tillerson, terör örgütü PKK’nın Münbiç’ten çekileceği yönünde işaretler vermişti. Daha sonra Dışişleri Bakanı Pompeo ile yol haritası çıkarıldı. Buna göre teröristler 90 gün içinde Münbiç’i terk edecekti. Ancak geride kalan sekiz ayda bu konuda henüz kayda değer bir gelişme yaşanmadı.
***
Geriye dönüp bakıldığında Tillerson’ın ziyaretiyle başlayan süreci şöyle yorumlamak mümkün: Türkiye ile ilişkiler gerginken ABD Ankara’yı etkileyemiyordu. Bu yüzden Afrin operasyonunu engelleyemedi. Ankara’nın Afrin’den sonra Münbiç’e yöneleceğini bildiklerinden Türkiye ile diyaloğa geçtiler. Pazarlığı uzatarak zaman kazanmaya çalışıyorlar. Burada süreci uzatan ana aktörün Pentagon olduğunu, Amerikan diplomasisinin de bu gecikmeyi avantaja çevirmeye çalıştığını vurgulamak gerekiyor.
Pentagon Trump’ın Suriye’den çekilme kararında da benzer bir gecikmeye neden oluyor. Trump geçtiğimiz günlerde 24 saat içinde Suriye ile ilgili önemli bir açıklama yapacağını duyurmuştu. Bu açıklamanın “DEAŞ bitti” yönünde olması bekleniyordu. Ancak istediği açıklamayı yapamadı. Bunun yerine PKK’nın elindeki 800 DEAŞ’lının ne olacağı sorusunu gündeme getirmekle yetindi.
Burada bir parantez açarak ABD diplomasisinin pazarlık unsuru olarak kullandığı S-400 konusuna değinmek gerekiyor. ABD S-400 konusundaki tartışmaları Münbiç müzakereleriyle eşzamanlı yürütmek istiyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde ABD Başkan Yardımcısı Pence Ankara’yı aradı ve Trump’ın "S-400’lerden vazgeçin" temennisini iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhataplarına "Buradan dönüş yok, bu iş bitti" yanıtı verdiği biliniyor. Erdoğan’ın S-400’ün yanı sıra Rusya ile ortak üretim ve S-500 vurgusu yaptığını da söyleyerek parantezi kapatalım.
ABD’nin neden olduğu bu gecikmeler sonucunda terör örgütü de zaman kazanıyor. Sahadan gelen bilgilere bakılırsa PKK/YPG’li teröristler Kamışlı, Ayn El Arab gibi bölgelerde Türkiye sınırına doğru yeni tüneller kazmaya, tahkimatlarını artırmaya devam ediyor. Kazılan tüneller nedeniyle sınırın Suriye tarafındaki bazı evlerde çatlak ve kırılmaların olduğu belirtiliyor.
Terör örgütünün bu tahkimatı ABD sonrasına bir hazırlık olarak yorumlanıyor. ABD Merkez Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Votel’in ziyaretine bakılırsa bu ABD ile koordinasyon içinde yapılıyor. Görünen o ki o bölgeden güzellikle çıkmayacaklar. Yapabilirlerse Fransız-Alman-İngiliz ortaklığının şemsiyesi altına sığınacaklar. Kendi göbeğimizi yine kendimiz kesmek durumundayız.
Kaynak:Haber7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.