Son altı aydır seçimlerle meşgul olan Türkiye, milletin 1 kasımda ortaya koyduğu iradeyle bu süreci kazasız belasız atlattı.
AK Parti iktidarı milletten 2019’a kadar onay aldı. Araya bir referandum sıkıştırılmazsa 4 yıl gündemde seçim yok. Bu dört yıl sürecek bir istikrar anlamına geliyor. Ülkenin her alanda yükselişe geçmesi anlamına geliyor.
İktidar partisi ve yerel yönetimler bu süreci çok iyi değerlendirmek durumunda. Yapılması gereken çok iş, alınması gereken daha çok yol var.
Devam eden büyük projelerin tamamlanması, savunma sanayinde tam bağımsızlığın kazanılması, ekonomik büyümenin devamı , anlaşması yapılan nükleer santrallerin bitirilmesi ve tamamlanmayı bekleyen bir çok proje var. Bu projelerin hemen hepsi Türkiye açısından hayati önem taşımaktadır. Sıkıntılı bir coğrafyada bulunmamız hasebiyle her alanda güçlü olmamız gerekiyor.
Bu anlamda Antalya’da yapılan G 20 zirvesi büyük önem taşıyordu. Güçlü Türkiye yolundaki G 20 zirvesi başarıyla gerçekleştirildi. Türkiye’nin evsahipliğindeki bu zirve, şimdiye kadar yapılanların en iyisiydi. Ülkemiz, dünya liderlerine evsahipliği yaptığı bu zirvede kusursuz bir organizasyona imza attı.
Zirvenin sonucu itibarıyla da şimdikilerden farklı olduğu ifade ediliyor., Meselelerin konuşulup, daha sonra rafa kaldırıldığı bir zirve olmadı G 20 Antalya Zirvesi. Sonuçları itibarıylada dikkat çekti. Konuşulanlar, tartışılanlar ve halledilmesi gerekenler yazılı bir metin halinde imza altına alındı ve çözmü yolunda kararlılıkla irade beyanı ortaya kondu. Zirvenin taslak metninde, terör ve sığınmacılarla ilgili şu ifadelerin yer alacağı öğrenildi:
“G20 liderleri, terörizmin herhangi bir din, milliyet ve etnik grupla bağdaştırılamayacağını; terörle mücadelede ortak davranılacağını kabul ederler. Liderler, sığınmacı kriziyle ilgili tüm ülkelerin üzerlerine düşeni yapması gerektiği konusunda uzlaştılar. Liderler, tüm ülkelere kapasiteleri çerçevesinde, sığınmacılarla ilgili çalışan uluslararası örgütlere maddi destek verme çağrısı yaptı. Liderler, sığınmacı krizine karşı koordineli ve geniş kapsamlı bir yanıt verilmesi konusunda anlaştı. Liderler, tüm ülkelere, sığınmacı kriziyle ilgili yük paylaşımı konusunda sorumluluk almaları çağrısında bulundu. Liderler, ülkelerindeki sınır kontrolü ve uçuş güvenliği konusunda tüm önlemleri işbirliği içerisinde almaya karar verdi."
KENTSEL DÖNÜŞÜM
Kentsel dönüşümle ilgili şimdiye kadar bir çok yazı kaleme aldık. Kentsel dönüşümün önemine ve aciliyetine dikkat çektik. İstanbul’un deprem kuşağında olduğunu, Allah korusun muhtemel bir büyük depremde savunmasız olduğunu beyan ettik.
1999 depreminden sonra çok sayıda yeni konut inşa edildi. İnsanların bir kısmı daha güvenli ve modern olan bu konutlarda ikamet etmeye başladılar. Kısmi de olsa bölgemizde bir kentsel dönüşüm gerçekleştirildi. Şöyle de ifade edebiliriz; bölgemizde dönüşmesi aciliyet kesbeden konut stoğunun yüzde 20’ye yakınının dönüştüğünü tahmin ediyorum.
Geriye kalanlar ise büyük bir risk altında. Son bir ayda merkez üssü Marmara Denizi olan 4.2 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. İnsanların yüreği ağızlarına geldi ve büyük bir korku yaşattı.
Demek istediğimiz odur ki, kentsel dönüşüme ivedilikle devam edilmelidir. Karar vericiler, daha radikal kararlar alıp, kararlı bir şekilde ve cesaretle bu işin üzerine gitmelidirler. İnsan hayatının sözkonusu olduğu yerde kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.
Yerel yönetimler, belediyeler önümüzdeki 4 yılı kentsel dönüşümle değerlendirir ve bu yolda emek sarfederlerse başkaca proje üretmelerine gerek yoktur.
Zira, kentsel dönüşümle birlikte, İstanbul’da kangren haline gelen otopark ve trafik gibi sorunlarda akıllı bir projelendirmeyle çözüme kavuşacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.