28 şubat zulmünü yaşamayan bilmez. Yaşamayanlara ne anlatırsanız anlatın anlamaz, hatta dinlemez. Kurdukları zulüm düzeninin, baskıların, ideolojilerin 1000 yıl süreceğini söylemişlerdi. Kendilerine o kadar da güvenmişlerdi. Muktedir idiler, kılıçları keskindi. Kuran Kursları kapatılmıştı, İmam Hatip Liseleri darmadağın edilmişti. 1983 yılında kayıt olabilmek için sınava girdiğimiz imam hatip liseleri, öyle bir hale geldi ki, camilerimizde hocalarımızın teşviki, okullarımızda müdürler, öğretmenler hatta duyarlı velilerin gayretleriyle öğrenci bulunmaya çalışılıyordu.
Kendi ifadeleriyle "İmam hatiplerin kökünü kazıyacağız" dediler. Dindarları ve onların hayat tarzı olan İslamı zehir, kendilerini panzehir olarak takdim ettiler. Bu yolda o kadar kararlı idiler ki "siyasi hayatımıza mal olsa bile" diyerek inanmışlıklarını ortaya koydular. Ancak mazlumun duası arşa uzandı, Allah mazlumların duasını kabul etti. Zulümleri bekledikleri gibi uzun sürmedi. "Her şey fani baki olan Allahtır" ilkesini unutmuşlardı. Ecel geldi cihana baş ağrısı bahane derler ya, bir dönemin parlak zalimleri, toprağın üstünde yaptıkları zulümleri toprağın altında vermeye gittiler.
Çok enteresan bir hatıramı aktarmak istiyorum. Olayı mümkün olduğunca kişileri ifşa mahiyetinde değil, ibreti alem olmak üzere paylaşmak istiyorum. Bir gün, bir kaç hocamızla oturuyoruz birisi geldi yanımıza. 28 şubatın önde gelen figürlerinden birisinin adını vererek ruhuna ithaf etmek üzere Kur'an okutmak istiyoruz yardımcı olurmusunuz dediler. Kökünü kuruttuğunuz imam hatiplerden mezun olan hocaların ayağına gelip, yasakladığınız Kur'andan medet mi umuyorsunuz demek geldi içimden. Ama yapmadım tabi ki, yapamadım belki de. Bu bile başlı başına ibreti alemdir. Bu anekdotu not düştüm ki hatalardan dersler çıkarılsın.
Siz, 1000 yıl sürer sanırsınız 10 yıl bile süremez. Allah kurulan tuzakları bozar, mazlumun ahını yerde koymaz, koymadı da. Binlerce şükürler olsun. 28 şubatın en büyük madurlarından biriside rahmetli Erbakan hocamızdı. Onu hayırla ve minnetle yâd ediyorum. Kendisine zulmedenlerle birlikte Allahın huzuruna çıktılar. Zalimler hesaplarını versinler şimdi. Bende, bir çok tanıdığım dostum da 28 şubat mağdurudur. Uğradığımız haksızlıklar ciltler dolusu kitap olur. Nice acımasız hayat hikayeleri var. Dinlerken göz yaşlarınızı tutamazsınız. Anlatırken diliniz düğümlenir, yutkunursunuz. Ben, üniversitede hocalık yapacak birine cami önlerinde çorap satmayı reva gördüler diyeyim gerisini siz anlayın. Ben, 8 yıl öğretmenlik yapana okulda soba yakma görevi verdiler diyeyim siz bundan pay biçin.
Zulümler kalıcı değil elbette, sıkıntılı günler gelip geçer ve biter. Ama biz tamda bunun için şu ayeti kerimeyi hep hatırlayalım ; "Zalimlerin yanında olmayın/onlara meyletmeyin; sonra ateş sizi de yakalar/yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!" (Hûd Suresi 113. Ayet) Hatırlayalım ki, zalimler güçlerini bizden almasınlar. Bizden aldıkları güçle, bizi bir birimize düşürmesinler. Son olarak birteyim ki 28 şubatçılara hakkımızı helal etmiyoruz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.